Skip to main content

TÜRKÇE

استعيذ بالله بسم الله الرحمن الرحيم: يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ

قال رسول الله {صلعم}: إِنَّ اللهَ لَا يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِ كُمْ وَأَمْوَالِكُمْ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ

Muhterem Mü’minler!

Hutbemiz, İSLAM’DA ÜSTÜNLÜĞÜN TAKVA İLE OLDUĞU hakkındadır.

Kâinatın özü durumunda olan insanoğlunun değeri, her türlü maddi mülahazaların ötesindedir. Onu; ırkı, rengi, parası, kabilesi ve soyu ile değerlendirmek en büyük haksızlıktır. Ona gerçek değeri Hz. Allah vermiş ve bunun ölçüsünü şöyle açıklamıştır:

(Ey insanlar, sizi, bir erkekle bir kadından yarattık. Birbirinizle tanışmanız için milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah indinde en üstününüz, takvada en ileri olanınızdır.) [Hucurat 13]

İslam dini; güçlünün zayıfa zorbalık yapmasını, zenginin fakiri ezmesini, soylu geçinenlerin diğerlerine üstünlük taslamasını, ırkından ve renginden dolayı bir kimsenin horlanmasını kesinlikle yasaklamıştır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) veda hutbesinde şöyle buyurmuşlardır:

Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız, Âdem de topraktan yaratılmıştır. Allah katında en üstününüz takvada en ileri olanınızdır. Arab’ın acem üzerine hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.

Alemlerin efendisi, bu ifadelerini sözde bırakmamış, tatbikatını da bizzat yapmıştır. Aslen İranlı olup acem ırkına mensup olan, fakat Peygamber aşkıyla çıktığı Medine yolunda kölelik dahil her türlü sıkıntıya katlanan Selman-ı Farisi Hazretleri için; “Selman bizdendir, ehl-i beyt’tendir” buyurmuşlardır.

Muhterem din kardeşlerim,

Hiç kimse, hangi anne babadan meydana geleceğini, hangi ırktan ve renkten olacağını tercih etme imkanına malik değildir. İradesi dışındaki bir hadiseden dolayı kişi ne ayıplanır ne de meziyet kazanır.

Asr-ı saadette Bilal-i Habeşi Hazretleri ile Ebu Zer-el-gıfari Hazretleri arasında geçen bir hadise bu hususta ne kadar manidardır.

Ashab-ı Kiramın büyüklerinden ve aynı zamanda Peygamber Aleyhisselam’ın müezzini olan Bilal-i Habeşi Hazretleri siyah bir köleydi. Bir gün, yine kendisi gibi ashabın büyüklerinden olan Ebu Zer (r.a.) Hazretleriyle aralarında bir meselede görüş ayrılığı olmuştu. Aralarındaki konuşma uzadı, derken sertleşme oldu. O arada Hz. Ebu Zer, Bilal-i Habeşi Hazretleri’ne karşı:

– Sen bu işlerden anlamazsın siyah kadının oğlu, deyiverdi. Bu sözden alınan Hz. Bilal, bunu Rasülullah’a haber verdi ve:

– Müslüman olduktan sonra hala daha ırkımızdan dolayı suçlanacak mıyız Ya Rasülallah? dedi. Peygamberimiz Aleyhisselam, Ebu Zer Hazretleri’ni çağırdı ve ona:

– Sen Bilal’e böyle böyle söylemişsin, öyle mi? diye sordu. Hz. Ebu Zer, utancından Hz. Rasülüllah’a cevap veremedi. Peygamberimiz (s.a.v.):

– Demek sende hala İslamiyet’ten önceki kötü adetler var. İnsan hiç derisinin siyahlığından dolayı suçlanır mı? Mühim olan Allah korkusu değil midir? gibi sözler söyledi. Zaten yeterince pişman olan Ebu Zer Hazretleri Peygamberimiz’in bu sözleriyle iyice utandı. Doğruca Bilal-i Habeşi Hazretleri’nin evine gitti. Yüzünü kapının eşiğine koyarak:

– Ey Bilal, senin mübarek ayağın bu kötü, kaba Ebu Zerr’in yüzüne basıp geçmedikçe bu eşikten kafamı kaldırmayacağım, dedi.

Hz. Bilal, Ebu Zer Hazretlerinin bu hareketinden çok duygulandı ve:

– Kalk kardeşim. Bu yüz, basılmaya değil öpülmeye layıktır; ben sana hakkımı helal ettim, diyerek onu kaldırıp kucakladı. Gözlerinden öptü. O andan itibaren kalplerinde birbirlerine karşı  hiçbir şey kalmadı.

Hutbemi Peygamber Efendimiz’in bir hadis-i şerifi ile bitirmek istiyorum

Allah (c.c.) sizin şekillerinize ve mallarınıza bakmaz, fakat kalblerinize ve amellerinize bakar.”

日本語

استعيذ بالله بسم الله الرحمن الرحيم: يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ

قال رسول الله {صلعم}: إِنَّ اللهَ لَا يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِ كُمْ وَأَمْوَالِكُمْ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ

ムスリムの皆様、

今日のフトバはイスラームで優位さはタクワーによるものであることについてです。

創造物の本質である人間の価値は、この世についての全ての思想を超えています。人間を民族、肌の色、豊かさ、部族、祖先に基づいて評価するのは不公平です。人間に真の価値を与えたのはALLAHです。その尺度(しゃくど)を次のように説明しました:「人間たちよ!あなたたちを一人の男性と一人の女性より創造した。お互いと知り合うため民族や部族に分けた。ALLAHの御許で最も優位のは、タクワーで上達sする人々である。」

イスラームでは、強者が弱者に迫害すること、豊かな人が貧しい人を圧迫すること、貴族の人が凡人を軽蔑(けいべつ)すること、肌の色で人がいじめられることが禁止されています。

ラスールッラー(s.a.w.)は別れのフトバで次のように伝えました:「人間たちよ!あなたの主は唯一だ。あなたたちの父は一人だ。あなたたち皆はアーダムの子供である。アーダムが土で創られた。ALLAHの御許で最も優位のはタクワーで上達した人々である。アラブ人にはアラブ人ではない人より優位さはない。優位さはただタクワーによるもにだ。」

ラスールッラー(s.a.w.)はその表現を言葉だけに残さず、自分自身で実践もしました。元々ペルシア人であることにもかかわらず、預言者への愛情でマディーナへの道で奴隷になることを含む様々な困難に耐えたサルマーン・ファーリスィーについて「サルマーンは私たちの一人だ。アヒル・バイト(私の家族)の一人だ」と伝えました。

誰にも、どの父や母から、どの民族に生まれるか、肌の色は何色になるかを選ぶ選択肢がありません。自分の意志で決められないことについて人は価値を失うこともありませんし、優位にもなれません。

ラスールッラーの時代にビラール・ハバシーとアブー・ザリル・ギファーリー(r.anhuma)の間に起きたことは私たちに教訓を与えます。

アスハーブ・キラームの中で優秀な方でラスールッラーのムアッズィンでもあったビラール・ハバシー(r.a.)の肌色は黒で彼は元々奴隷でした。ある日またアスハーブ・キラームの中の優秀な方であるアブー・ザル(r.a.)との間に意見の不一致が起きました。話が長くなって、争いに至りました。その際、アブー・ザル(r.a.)はビラール・ハバシー(r.a.)に「あなたはこのことを理解できない、黒人女性の子供よ!」と言ってしまいました。その言葉がいやになったビラール・ハバシー(r.a.)はそのことをラスールッラーに伝えて次のように言いました:「ラスールッラーよ!ムスリムになった後にも民族のことで差別を受けることになるのでしょうか?」

ラスールッラー(s.a.w.)はアブー・ザル(r.a.)を呼んで彼に「あなたはビラールにこのようなことを言ったのか?」と言いました。アブー・ザル(r.a.)は恥ずかしくてラスールッラーに答えることも出来ませんでした。

ラスールッラー(s.a.w.)は「あなたにはまだイスラームの前の慣習が残っているのだ。人は肌色が黒であることで責められるのか?大切であるのはALLAHの畏れではないか?」と言いました。かなり反省していたアブー・ザルはその言葉でもっと恥ずかしくなりました。直接ビラール・ハバシー(r.a.)の家に向かいました。頭をドアの前の床に置いて「ビラールよ!あなたの聖足がこの悪いアブー・ザルの顔に踏まない限りここより頭をあげない」と言いました。

ビラール・ハバシー(r.a.)はアブー・ザルのこの行動に感動して「起き上がりなさい私の兄弟よ!この顔が踏まれることよりキスされるべきだ。あなたを許した。」と言って彼を立ち上がらせて抱きつきました。目元をキスしました。その時、お互いの心より悪意は消えました。

フトバをあるハディース・シャリーフで終了させましょう。ラスールッラー(s.a.w.)は次のように伝えました:「ALLAH(s.w.t.)は、あなたたちの見た目や財産を見ない(それらによってあなたたちを評価しない)。しかし、あなたたちの心や行動を見る(それらによってあなたたちを評価する)」

× Bize Ulaşın